Yatırım

Hisseli Arsa ve Tarla Yatırımlarının Zararları

Hisseli tarla ve arsa yatırımları, özellikle emlak piyasasında cazip görünen fırsatlar arasında yer alır. Birçok yatırımcı, bu tür yatırımların uzun vadede yüksek getiri sağlayabileceğine inanarak hisseli arazilere yönelmektedir. Ancak, bu tür yatırımların cazibesine kapılmadan önce dikkat edilmesi gereken önemli riskler ve zararlar bulunmaktadır. Hisseli araziler, mülkiyet sorunları, satış zorlukları, kullanım kısıtlamaları ve anlaşmazlıklar gibi pek çok sorunu beraberinde getirebilir. Bu yazıda, hisseli tarla ve arsa yatırımlarının potansiyel zararlarını detaylı bir şekilde ele alacak ve yatırımcıların neden bu tür yatırımlardan kaçınması gerektiğini ortaya koyacağız.

Mülkiyet Problemleri

B22B20E2 02B3 4898 8A06 9A776D84DBBF

Hisseli arazilerde en yaygın karşılaşılan sorunların başında mülkiyet problemleri gelir. Bir arazinin hisseli olması, mülkiyetin birden fazla kişiye ait olduğunu gösterir. Bu durum, yatırımcılar için çeşitli komplikasyonlar doğurur. Örneğin, arazinin kimin hangi kısmına sahip olduğu konusunda netlik olmaması, birçok anlaşmazlığa yol açabilir. Hissedarlar arasında mülkiyet haklarının belirsizliği, arazi üzerindeki hak ve yetkilerin kullanımında büyük sorunlar yaratır. Bir yatırımcı, kendi hissesini kullanmak veya değerlendirmek istediğinde, diğer hissedarların onayı olmadan hareket edemez. Bu durum, mülkiyetin tam anlamıyla kontrol edilememesi anlamına gelir.

Mülkiyet problemleri, arazi üzerinde herhangi bir değişiklik veya geliştirme yapmak isteyen yatırımcılar için büyük bir engel oluşturur. Örneğin, bir yatırımcı, araziyi tarımsal faaliyetler için kullanmak isteyebilir. Ancak, diğer hissedarların bu konuda hemfikir olmaması durumunda, yatırımcının planlarını gerçekleştirmesi mümkün olmayabilir. Hissedarların onayı olmadan, arazinin kullanım şekli üzerinde tam yetki sağlamak neredeyse imkansız hale gelir. Bu da, yatırımcının araziyi verimli bir şekilde değerlendirememesine ve potansiyel kazançlarının düşmesine neden olur.

Mülkiyetle ilgili bir diğer önemli sorun ise, arazinin yasal durumu ve hukuki işlemleri sırasında ortaya çıkar. Hisseli arazilerde, tapu işlemleri ve resmi belgelerde birden fazla hissedarın imzası ve onayı gereklidir. Bu durum, hukuki süreçleri karmaşıklaştırır ve zaman kaybına yol açar. Özellikle satış veya devir işlemlerinde, tüm hissedarların bir araya gelmesi ve anlaşması gerekliliği, süreci uzatır ve yatırımcılar için büyük bir dezavantaj oluşturur. Ayrıca, mülkiyetin tam olarak kime ait olduğunun netleşmemesi, yasal sorunların çözümünü zorlaştırır ve maliyetleri artırır.

Sonuç olarak, hisseli arazilerde mülkiyet problemleri, yatırımcılar için ciddi riskler taşır. Mülkiyet haklarının belirsizliği, kullanım kısıtlamaları ve hukuki süreçlerin karmaşıklığı, yatırımın getirisini olumsuz etkiler. Bu nedenle, yatırımcıların hisseli arazilere yatırım yapmadan önce bu riskleri göz önünde bulundurmaları ve dikkatli bir şekilde değerlendirme yapmaları önemlidir.

Satış Zorlukları

B8C48CD7 89BF 458C 97D8 6C795F468047

Hisseli tarla ve arsa yatırımlarının en büyük dezavantajlarından biri, satış sürecinde karşılaşılan zorluklardır. Hisseli mülklerin satışı, tek bir kişinin sahip olduğu mülklerin satışıyla kıyaslandığında çok daha karmaşık ve zaman alıcıdır. Bunun en temel nedeni, mülk üzerindeki hissedarların sayısının fazla olması ve her bir hissedarın satışa onay vermesi gerekliliğidir. Bu durum, satış sürecinin uzamasına ve yatırımcının planladığı zamanda mülkü elden çıkarmasının zorlaşmasına neden olabilir.

Satış sürecinin karmaşıklığı, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklardan da kaynaklanabilir. Her bir hissedarın farklı beklentileri ve istekleri olabilir, bu da mülkün satışı konusunda ortak bir karar alınmasını zorlaştırır. Bazı hissedarlar, satış fiyatı konusunda anlaşmazlık yaşayabilirken, diğerleri satışın zamanlaması veya şartları üzerinde farklı düşüncelere sahip olabilir. Bu tür anlaşmazlıklar, satış sürecini durma noktasına getirebilir ve mülkün uzun süre satılamamasına yol açabilir.

Hisseli mülklerin satışında karşılaşılan bir diğer önemli zorluk, potansiyel alıcıların bu tür mülklere olan ilgisinin düşük olmasıdır. Birçok alıcı, mülkiyetin karmaşıklığı ve hissedarlar arasındaki potansiyel sorunlar nedeniyle hisseli arazilere yatırım yapmaktan kaçınır. Bu da, hisseli mülklerin piyasada daha düşük bir değerle satılmasına veya hiç alıcı bulunamamasına neden olabilir. Alıcıların ilgisizliği, yatırımcının mülkü hızlı bir şekilde elden çıkarma şansını azaltır ve yatırımın geri dönüş süresini uzatır.

Satış zorlukları, hukuki ve bürokratik süreçlerin karmaşıklığından da kaynaklanabilir. Hisseli mülklerin satışı sırasında, tapu ve diğer resmi belgelerde her bir hissedarın imzası ve onayı gereklidir. Bu durum, bürokratik işlemlerin uzamasına ve maliyetlerin artmasına yol açar. Özellikle hissedarlar farklı şehirlerde veya ülkelerde yaşıyorsa, bu sürecin yönetimi daha da zorlaşır. Hukuki işlemler sırasında yaşanan gecikmeler ve anlaşmazlıklar, satış sürecinin tamamlanmasını engelleyebilir veya uzun süreli bir belirsizliğe yol açabilir.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımlarında satış zorlukları, yatırımcılar için ciddi riskler taşır. Mülkün satışının uzun ve karmaşık bir süreç olması, yatırımın getirisini olumsuz etkileyebilir ve yatırımcıyı mali kayıplarla karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle, hisseli mülklere yatırım yapmayı düşünen kişilerin bu riskleri dikkatlice değerlendirmesi ve alternatif yatırım seçeneklerini göz önünde bulundurması önemlidir.

Kullanım Kısıtlamaları

40 50 YAS

Hisseli tarla ve arsa yatırımlarında karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, kullanım kısıtlamalarıdır. Hisseli arazilerde, her bir hissedarın arazinin nasıl kullanılacağı konusunda söz hakkı vardır. Bu durum, arazinin kullanımını planlayan yatırımcılar için büyük bir engel oluşturabilir. Örneğin, bir yatırımcı tarımsal üretim yapmak veya arazinin bir bölümünü kiralamak isteyebilir. Ancak, diğer hissedarların onayı olmadan bu tür faaliyetleri gerçekleştirmek neredeyse imkansız hale gelir.

Kullanım kısıtlamaları, hissedarlar arasında anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Her bir hissedarın farklı beklentileri ve öncelikleri olabilir. Bazı hissedarlar, arazinin tarımsal amaçlarla kullanılmasını desteklerken, diğerleri bu alanda inşaat yapılmasını veya arazinin satılmasını tercih edebilir. Bu tür farklılıklar, arazinin nasıl kullanılacağı konusunda uzlaşma sağlamayı zorlaştırır ve yatırımcıların planlarını hayata geçirmesini engeller. Hissedarlar arasındaki uyumsuzluk, arazinin verimli bir şekilde değerlendirilmesini de engelleyebilir.

Hissedarların onayı olmadan arazi üzerinde değişiklik yapmak veya projeler gerçekleştirmek mümkün değildir. Örneğin, yatırımcılar arazinin bir kısmında yapı inşa etmek veya araziyi geliştirmek isteyebilirler. Ancak, diğer hissedarların rızası olmadan bu tür projeler hayata geçirilemez. Bu durum, yatırımcının araziyi planladığı şekilde kullanamamasına ve potansiyel kazançlarını kaybetmesine yol açar. Ayrıca, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklar, hukuki süreçleri de karmaşık hale getirir ve yatırımcı için maliyetli olabilir.

Kullanım kısıtlamalarının bir diğer önemli sonucu, arazinin potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilememesidir. Arazinin farklı hissedarlar tarafından farklı şekillerde kullanılmak istenmesi, arazinin bütünlüğünü ve verimliliğini azaltabilir. Örneğin, tarımsal faaliyetler için uygun olan bir arazi, hissedarların onayı olmadan etkin bir şekilde kullanılamazsa, bu durum arazinin değerini düşürebilir. Ayrıca, yatırımcıların araziden elde edecekleri gelir de azalabilir.

Kullanım kısıtlamaları, arazinin gelecekteki potansiyelini de etkileyebilir. Yatırımcılar, araziyi uzun vadeli projeler için kullanmayı planladıklarında, diğer hissedarların bu projelere karşı çıkması durumunda planlarını gerçekleştiremezler. Bu da, yatırımın geri dönüş süresini uzatır ve yatırımcının beklediği kazancı elde etmesini engeller. Hisseli arazilerde, kullanım kısıtlamaları nedeniyle yatırımın riskli hale gelmesi, yatırımcıların bu tür yatırımlardan kaçınmasına neden olabilir.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımlarında kullanım kısıtlamaları, yatırımcılar için büyük bir dezavantaj oluşturur. Hissedarlar arasındaki uyumsuzluklar ve farklı beklentiler, arazinin etkin bir şekilde kullanılmasını engeller. Bu nedenle, hisseli arazilere yatırım yapmayı düşünen kişilerin bu kısıtlamaları dikkate alması ve alternatif yatırım seçeneklerini değerlendirmesi önemlidir.

Anlaşmazlıklar

A81507AA 74F4 4CE5 8933 3186A664278A

Hisseli tarla ve arsa yatırımlarının en büyük risklerinden biri, hissedarlar arasında yaşanabilecek anlaşmazlıklardır. Bir arazinin birden fazla kişiye ait olması, her bir hissedarın farklı beklentilere, önceliklere ve amaçlara sahip olmasına neden olabilir. Bu durum, mülk yönetimi ve karar alma süreçlerinde büyük zorluklar yaratır. Anlaşmazlıklar, mülkün etkin bir şekilde kullanılmasını engelleyebilir ve hissedarlar arasında uzun süren hukuki ve maddi sorunlara yol açabilir.

Hissedarlar arasında en sık yaşanan anlaşmazlıklardan biri, mülkün nasıl kullanılacağına dair fikir ayrılıklarıdır. Örneğin, bazı hissedarlar arazinin tarımsal faaliyetler için kullanılmasını isterken, diğerleri inşaat projeleri veya ticari kullanım için araziyi değerlendirmek isteyebilir. Bu tür farklı görüşler, ortak bir karar alınmasını zorlaştırır ve arazinin verimli bir şekilde kullanılmasını engeller. Bu durumda, yatırımcıların planları ertelenebilir veya tamamen iptal edilebilir.

Anlaşmazlıkların bir diğer yaygın nedeni, mülkün satış sürecidir. Tüm hissedarların mülkün satışı konusunda hemfikir olması gerekliliği, satış sürecini karmaşık ve uzun bir hale getirir. Her bir hissedarın farklı satış fiyatı beklentileri ve zamanlamaları olabilir. Bu durum, satışın gerçekleşmesini engelleyebilir veya mülkün değerinin altında satılmasına neden olabilir. Ayrıca, hissedarlar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, satış sürecinde hukuki sorunlara yol açabilir ve ekstra maliyetler doğurabilir.

Hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklar, mülk yönetimi ve bakımında da sorunlar yaratabilir. Arazinin düzenli olarak bakımının yapılması, verimli bir şekilde kullanılması ve değerinin korunması için hissedarların işbirliği içinde olması gereklidir. Ancak, hissedarlar arasında uyumsuzluklar ve iletişim eksiklikleri, mülkün bakımı ve yönetiminde aksaklıklara yol açabilir. Bu da, mülkün değerinin düşmesine ve yatırımcının beklediği getiriyi elde edememesine neden olur.

Anlaşmazlıklar, aynı zamanda hukuki süreçlerin karmaşıklaşmasına ve uzun süreli davalara yol açabilir. Hissedarlar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, mülkiyet hakları ve kullanım hakları konularında hukuki uyuşmazlıklara dönüşebilir. Bu tür davalar, hem zaman alıcı hem de maliyetli olabilir. Hukuki süreçlerin uzaması, yatırımcının planlarını aksatır ve mali kayıplara yol açar. Ayrıca, davaların sonuçlanması uzun yıllar alabilir, bu da yatırımcının mülkten beklediği getiriyi geciktirir.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımlarında anlaşmazlıklar, yatırımcılar için ciddi riskler taşır. Hissedarlar arasında yaşanan fikir ayrılıkları, mülk yönetimi ve satış süreçlerini olumsuz etkiler. Bu nedenle, hisseli mülklere yatırım yapmayı düşünen kişilerin, bu tür anlaşmazlıkların potansiyel etkilerini dikkate alarak karar vermesi ve alternatif yatırım seçeneklerini değerlendirmesi önemlidir.

Değer Artışının Paylaşımı

2A6BDF11 4032 4A9F ABEE 3315657FF1F9

Hisseli tarla ve arsa yatırımlarında karşılaşılan önemli sorunlardan biri de, mülkün değer artışının paylaşımıdır. Bir arazinin hisseli olması, mülkün değerinin artması durumunda bu artışın tüm hissedarlar arasında bölünmesi anlamına gelir. Bu durum, yatırımcıların bekledikleri getiriyi elde etmelerini zorlaştırabilir ve potansiyel kazançların azalmasına neden olabilir.

Bir mülkün değeri arttığında, hissedarlar arasında bu değer artışının nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşmazlıklar çıkabilir. Her bir hissedar, kendi hissesinin değerini maksimize etmeye çalışırken, diğer hissedarların beklentileri ve talepleri farklı olabilir. Bu durum, mülkün satışı veya kiralanması sırasında ortaya çıkar ve mülkün pazarlanmasını zorlaştırır. Örneğin, bazı hissedarlar mülkü yüksek bir fiyatla satmak isteyebilirken, diğerleri hızlı bir satış için daha düşük bir fiyatı kabul edebilir. Bu tür anlaşmazlıklar, mülkün değerinin tam olarak ortaya çıkmasını engeller ve yatırımcıların potansiyel kazançlarını düşürür.

Değer artışının paylaşımı, mülkün geliştirilmesi veya iyileştirilmesi durumunda da sorunlar yaratabilir. Bir yatırımcı, arazinin değerini artırmak için çeşitli geliştirme projeleri planlayabilir. Ancak, bu projelerin hayata geçirilmesi için diğer hissedarların onayı gereklidir. Hissedarlar arasında bu tür projelerin finansmanı, uygulanması ve yönetimi konusunda uzlaşma sağlanması zor olabilir. Geliştirme projeleri için yapılan yatırımlar, tüm hissedarlar tarafından eşit olarak paylaşılmadığında, yatırımcıların kazançları azalır ve mülkün değeri beklenenden düşük kalabilir.

Ayrıca, değer artışının paylaşımı, hissedarların farklı ekonomik durumları ve mali hedefleri nedeniyle de karmaşık hale gelebilir. Bazı hissedarlar, kısa vadeli kazançlara odaklanırken, diğerleri uzun vadeli yatırım getirilerini hedefleyebilir. Bu farklılıklar, mülkün satışı veya kiralanması sırasında ortaya çıkar ve ortak bir strateji belirlenmesini zorlaştırır. Hissedarlar arasında uzlaşma sağlanamaması, mülkün değerinin tam olarak realize edilmesini engeller ve yatırımcıların beklentilerini karşılamaz.

Değer artışının paylaşımı, hukuki süreçlerde de zorluklar yaratabilir. Mülkün değeri arttığında, hissedarlar arasında bu artışın nasıl paylaştırılacağı konusunda hukuki anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu tür anlaşmazlıklar, uzun süreli davalara ve yüksek maliyetlere yol açabilir. Hukuki süreçlerin uzaması, yatırımcıların kazançlarını geciktirir ve mülkün değerinden tam olarak faydalanmalarını engeller. Ayrıca, hukuki masraflar ve süreçlerin karmaşıklığı, yatırımcılar için ek bir mali yük oluşturur.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımlarında değer artışının paylaşımı, yatırımcılar için önemli bir risk faktörüdür. Hissedarlar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, mülkün değerinin tam olarak ortaya çıkmasını engeller ve potansiyel kazançları düşürür. Bu nedenle, hisseli mülklere yatırım yapmayı düşünen kişilerin, bu tür riskleri dikkatlice değerlendirmesi ve alternatif yatırım seçeneklerini göz önünde bulundurması önemlidir. Değer artışının paylaşımı konusundaki zorlukları minimize etmek için, hissedarlar arasında açık ve net anlaşmalar yapılması ve ortak hedeflerin belirlenmesi gereklidir.

Yatırım Getirisinin Belirsizliği

40 50 YAS 1

Hisseli tarla ve arsa yatırımlarında yatırım getirisinin belirsizliği, yatırımcılar için en büyük risklerden biridir. Hisseli mülklerde, getiri potansiyeli, hissedarlar arasındaki dinamiklere, piyasa koşullarına ve mülkün kullanımına bağlı olarak büyük ölçüde değişkenlik gösterebilir. Bu belirsizlik, yatırımcıların karar alma süreçlerini zorlaştırır ve beklenen kazançları elde etmelerini engelleyebilir.

Hisseli arazilerde, yatırım getirisinin belirsizliği, hissedarların farklı amaçları ve beklentileri nedeniyle ortaya çıkar. Her hissedar, mülkün kullanımından veya satışından elde edilecek gelir konusunda farklı beklentilere sahip olabilir. Örneğin, bazı hissedarlar kısa vadeli kazançları tercih ederken, diğerleri uzun vadeli değer artışına odaklanabilir. Bu durum, yatırım stratejilerinin uyumlu olmasını zorlaştırır ve ortak bir getiri hedefi belirlenmesini engeller. Hissedarlar arasında bu tür farklılıklar, mülkün getirisini doğrudan etkiler ve yatırımcıların planlarını olumsuz yönde etkiler.

Piyasa koşulları da yatırım getirisinin belirsizliğini artıran önemli bir faktördür. Emlak piyasasındaki dalgalanmalar, hisseli mülklerin değerini ve getirisini doğrudan etkiler. Piyasa koşulları kötüleştiğinde, mülkün değeri düşebilir ve yatırımcıların beklediği kazançları elde etmeleri zorlaşır. Ayrıca, ekonomik durgunluk veya emlak piyasasında yaşanan krizler, hisseli arazilerin satışını ve kiralanmasını zorlaştırabilir. Bu tür durumlarda, yatırımcılar uzun süreli mali kayıplarla karşı karşıya kalabilir.

Hisseli mülklerde yatırım getirisinin belirsizliği, mülkün kullanımına dair sınırlamalar ve kısıtlamalardan da kaynaklanır. Hissedarların onayı olmadan, mülk üzerinde herhangi bir değişiklik veya geliştirme yapmak zor olabilir. Bu durum, mülkün potansiyel gelir kaynaklarını sınırlayabilir ve getirisini azaltabilir. Örneğin, bir yatırımcı mülkü tarımsal amaçlarla kullanmak veya kiraya vermek isteyebilir, ancak diğer hissedarların onayı olmadan bu planları gerçekleştiremez. Bu tür kısıtlamalar, yatırımcının beklediği getiriyi elde etmesini engeller ve mülkün değerini düşürür.

Yatırım getirisinin belirsizliği, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklardan da kaynaklanabilir. Hissedarlar arasında yaşanan uyuşmazlıklar, mülkün yönetimini ve kullanımını olumsuz etkiler. Anlaşmazlıklar, hukuki süreçlere dönüşebilir ve bu süreçler hem zaman alıcı hem de maliyetli olabilir. Uzun süreli davalar ve hukuki masraflar, yatırımcıların beklediği kazançları geciktirir ve yatırımın getirisini belirsiz hale getirir.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımlarında yatırım getirisinin belirsizliği, yatırımcılar için büyük bir risk oluşturur. Hissedarlar arasındaki farklılıklar, piyasa koşulları, kullanım kısıtlamaları ve anlaşmazlıklar, mülkün getirisini olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle, hisseli mülklere yatırım yapmayı düşünen kişilerin, bu belirsizlikleri göz önünde bulundurarak dikkatli bir değerlendirme yapmaları ve alternatif yatırım seçeneklerini değerlendirmeleri önemlidir. Yatırım getirisinin belirsizliğini minimize etmek için, hissedarlar arasında açık ve net anlaşmalar yapılması ve piyasa koşullarının dikkatlice izlenmesi gereklidir.

Sonuç

6823097D 7CA2 48B5 A553 8C80ADF32B5F

Hisseli arsa ve tarla yatırımları, yatırımcılar için cazip görünen fırsatlar sunabilir, ancak bu tür yatırımların getirdiği riskler ve sorunlar göz ardı edilmemelidir. Mülkiyet problemleri, satış zorlukları, kullanım kısıtlamaları, anlaşmazlıklar, değer artışının paylaşımı ve yatırım getirisinin belirsizliği gibi konular, hisseli mülklerin yatırımcılar için ciddi dezavantajlar oluşturmasına neden olur. Bu nedenle, hisseli arazilere yatırım yapmayı düşünen kişilerin bu riskleri dikkatlice değerlendirmesi ve bilinçli kararlar alması büyük önem taşır.

Mülkiyet haklarının belirsizliği ve hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklar, mülkün yönetimini ve kullanımını zorlaştırır. Satış sürecinin karmaşıklığı ve uzunluğu, yatırımcıların mülkü hızlı ve karlı bir şekilde elden çıkarmasını engeller. Kullanım kısıtlamaları, mülkün potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilmesini engellerken, değer artışının paylaşımı ve yatırım getirisinin belirsizliği, yatırımcıların bekledikleri kazançları elde etmelerini zorlaştırır. Bu faktörler, hisseli mülklerin yatırımcılar için riskli ve belirsiz bir seçenek olmasına yol açar.

Yatırımcıların hisseli mülklere yatırım yapmadan önce tüm bu faktörleri göz önünde bulundurmaları ve alternatif yatırım seçeneklerini değerlendirmeleri gereklidir. Daha güvenli ve karlı yatırımlar için, hissedarların sayısını sınırlı tutmak, hissedarlar arasında net anlaşmalar yapmak ve mülkün yönetimi konusunda profesyonel danışmanlık almak önemlidir. Bu şekilde, yatırımcılar hem risklerini minimize edebilir hem de yatırımlarından bekledikleri getiriyi elde etme şanslarını artırabilirler.

Sonuç olarak, hisseli tarla ve arsa yatırımları, dikkatli değerlendirilmesi gereken karmaşık ve riskli bir yatırım türüdür. Yatırımcıların, bu tür yatırımlara girmeden önce tüm riskleri ve potansiyel sorunları dikkate alarak bilinçli ve stratejik kararlar almaları büyük önem taşır.

Arif Güdül

30 Ağustos 1981 Doğma büyüme Samsun’luyum. Emlak ve Emlak Yönetimi Mezunu, bütün hayatı pazarlama - satış ve uzmanlık alanında her zaman farkındalık peşinde koşan bir savaşçıyım. Daha Fazlası İçin: https://arifgudul.com/hakkimda/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Güncel Paylaşımlar İçin Instagram'dan Takip Edin!